Yeni blogumla yayın hayatındayım. Umarım hayırlara ve güzelliklere vesile olur.
Metro Manila’dan kişisel notlarımı, tecrübelerimi, proje çalışmalarımı, hayata dair yazılarımı ve teknik konular hakkındaki bilgilerimi farklı bir uslupla deneyerek biraz çevremin ve yaşadığım ülkenin kültürel, bölgesel etkisini de katarak sitemde paylaşmaya çalışacağım.
Blog sitemin özelliklerinden biri de içerik odaklı olması. Dikkat ederseniz yazılı stilleri, font büyüklüğü ve yazı okurken ki rahatlık için harcanan tasarım çabası gibi bir çok faktör göz önünde bulundurularak tasarlandı. Tema olarak Anders Noren’in enfes çalışmasını kullandım.
Yazı da kullandığım kapak resmi dikkatinizi çekmiştir. Orada bulunan aracın adına Jeepney diyoruz. Bu Jeepney’lerin hikayesi çok enteresan. Şimdi değil ama başka bir yazı da muhakkak bahsetmeliyim.
Sıcak insanları öyle mayıştırmış ki burada hayat Türkiye’ye kıyasla çok yavaş. Marketlerde sıra kuyrukları yavaş ilerler, trafik yavaş akar, işcilik yavaştır. Kısaca burada insanlar yavaş ve sakin yaşıyorlar. Bu hem iyi hem de kötü sonuçlar doğuruyor.
İyi sonuçlar şu ki insanlar sakin, güleryüzlü, nazik. Senin teşekkür edeceğin yerde onlar sana teşekkür ediyor 🙂 Sabır noktasında Filipinlilerden çok şey öğrenebilirsiniz.
Kötü sonuç için de şunları diyebilirim: İşçilik ucuz ama yüksek bir fiyat ödemezseniz yaptırdığınız iş süresi uzun sürüyor. Yeri kazmayı bile Zamboanga şehrinde çivi ve taşla yapıyorlar 🙂 Kazma kürek olmadığından değil. Tamamen duygusal.Eğer burada bir şirketiniz varsa iyi para ödemediğiniz takdirde kalifiye eleman bulmanız çok zor olacaktır. Ya da çalışan kişilerden sizin yöneticilik kabiliyetinize bağlı olarak %30-40 verim alırsınız. Filipinlerde iş kabiliyeti yüksek ve çalışkan da çok kişi var. Bunların birçoğu parasal sebeplerden yurtdışına kaçıyor. Sadece Amerika’da çalışan Filipinli sayısı 8 milyon civarı. İşte bu 8 milyon kişi, Filipinlilerin en kalifiye eleman grubu…
Ülkede 2 resmi dil var. Filipince(Tagoloca) ve İngilizce. Eğitim dili ve hükümetin resmi dairelerde yazışma dili İngilicedir. Bu yüzden üniversitelerindeki, okullarındaki tüm eğitimler İngilizce. Ve şunu da rahatlıkla söyleyebilirim ki aksan olarak dünyada en iyi İngilizce konuşan milletlerden biridirler. Amerikan İngilizcesi kullanırlar.
Ülke olarak da eğitimden yönetime bir çok şeyde Amerika kültürü ve etkisi vardır.
Orta doğu ülkelerinden buraya geliyorsanız yeme içme Asya ülkelerinde tam bir fecaattır. Zor alışırsınız. Mesela Buranın ekmeği tuzsuz, yağsız pirinçtir. Zeytin, peynir, unutun bunları. (Genel Filipinler için). Ama başkentte yaşıyorsanız merak etmeyin. Burası tam bir metropolitan şehri. Her şey bulabilirsiniz. Bir sürü İran, Arap lokantası var. Merak etmeyin az olmakla birlikte Türk lokantaları da var. Zeytin, peynir, hurma, kiraz… Her şey var. Tabi elit marketlerde. Dışarıdan da ithal olduğundan fiyatı da biraz pahalı. Metro Manila şehrinde yaşıyorsan paralı olacasın. Paran yoksa hayat bu şehirde diğer başkentlerde olduğu gibi çok pahalı…
Ben 10 yıldır bu ülkede yaşıyorum ve kültürüne alıştım. Evliyim ve eşim de Türk. Birlikte Manila’da Asya’nın güzel nimetlerini tadmaya çalışıyoruz. Mesela en sevdiğimiz meyveler Lansones, Mango, Durian. Dikkat ettiyseniz kiraz, üzüm demiyorum 🙂 Onların yeri tabi ki ayrı 🙂
Şu an ana işim yazılım. Bir çok yazılımcı ile çalışma fırsatı buldum. Koreli, Filipinli, Hindistanlı… Bir firmada proje geliştiricisi ve yöneticisiyim. Blogumda bolca bu deneyimlerimden bahsedeceğim.
Sanırım şimdilik bu kadar yeter…
Etiketler: